ANASAYFA
ASIM YILDIRIM BİR YUDUM HİKAYE
NuReTtİn YıLdIz HAYAT REHBERİ DERSLERİ
KADİR GECESİNİN ÖNEMİ VE YAPILMASI GEREKENLER
RAMAZAN AYI ÖNEMİ YAPILACAK İBADETLER
BÜYÜK İSLAM İLMİHALİ
=> ÖNSÖZ
=> TAKTİM
=> GERÇEK DİNİN ESASLARI VE BAŞLICA DİNLER
=> GERÇEK DİNİN VASIFLARI VE YARARLARI
=> İslam Dininin Genelliği ve Mutlu Sonuçları
=> Yüce Allah'a ve O'nun Sıfatlarına İman 400
=> Yüce Allah'a ve O'nun Sıfatlarına İman
=> Peygamberlere İman
=> Semavi Kitablara İman
=> Kur'an'ın Nasıl Bir İlâhi Kitab Olduğu
=> Meleklerin Varlığındaki Hikmet
=> Ahirete İman
=> Kıyametin Oluşu ve Başlangıç Alâmetleri
=> Ahirete Ait Olaylar
=> Ahiretin Varlığındaki Hikmet
=> Kaza ve Kadere İman
=> Kaza ve Kadere İman Sorumluluğa Engel Değildir
=> İman'da Ehl-i Sünnet İmamları
=> Başlangıç: Müctehidlerimiz
=> Bir Kısım Dinî Deyimler
=> Başlangıç: Müctehidlerimi
=> Bir Kısım Dinî Deyimle
=> Suların Kısımları
=> Mutlak Suların Nevileri ve Hükümleri
=> Mukayyed Suların Hükümleri
=> Su Artıkları Hakkında Hükümler
=> Kuyular Üzerindeki Hükümler
=> Din Yönünden Temiz Sayılan Şeyler
=> Din Yönünden Temiz Sayılmayan Şeyler
=> Temiz Olmayan Şeylerin Hükümleri
=> Temizleme Yolları
=> Özürlü Kimselere Ait Bazı Meseleler
=> özrün hükmü
=> Kadınlara Ait Haller
=> Hayızla İlgili Meseleler
=> Nifas Haline Ait Meseleler
=> nifas Haline Ait Meselele
=> Hayız ve Nifas Hallerine Ait Hükümler
=> İstihaze Haline Ait Meseleler
=> Abdestin Mahiyeti
=> Abdestin Sünnetleri
=> Abdestin Edebleri
=> Abdestin Duaları
=> Vasıf Bakımından Abdestin Nevileri
=> Abdestin Sıhhatine Engel Olmayan Şeyler
=> Meshin Cevazındaki Şartlar
=> Mesh Müddet
=> Sargı Üzerine Mesh
=> Meshi Bozan Şeyler
=> Abdesti Bozan Şeyler
=> Abdesti Bozmayan Şeyler
=> Gusül ve Guslü Gerektiren Haller
=> Guslün Farzları
=> Guslün Sünnetleri
=> Guslün Vasıfları
=> Gusül Etmesi Farz Olanlara Haram veya Mekruh Olan Şeyler
=> Teyemmümün Niteliği ve Farzları
=> Teyemmümün Sünnet Üzere Yapılması
=> Teyemmümün Şartları
=> Teyemmümü Mubah Kılan ve Kılmayan Bazı Haller
=> Teyemmümü Bozan Haller
=> NAMAZ
=> Namazın Önemi ve Fazileti
=> Namazla İlgili Bazı Deyimler
=> Namazların Nevileri ve Rekâtları
=> Hadesten ve Necasetten Taharet
=> Setr-i Avret (Ayıp Yerleri Örtmek)
=> Kıbleye Yönelmek
=> Namaz Vakitleri
=> Namazlara Ait Niyetler
=> İftitah Tekbiri
=> Namazlarda Kıyam (Ayakta Durmak)
=> Namazlarda Kıraet
=> Namazlarda Rükû
=> Namazlarda Secde
=> Namazlarda Son Oturuş
=> Tadil-i Erkâna Riayet (Rükünlerin Hakkını Vermek)
=> Namazdan Kendi İhtiyarı İle Çıkmak
=> Namazın Vacibleri
=> Namazların Sünnetleri
=> Namazların Edebleri
=> Ezan ve İkamet
=> İmamlık ve Cemaat
=> Kadınların Aynı Hizada Durmaları
=> Namazlar Nasıl Kılınır?
=> Vitir Namazına Dair Bazı Meseleler
=> Cuma Namazı
=> Cumanın Vücubunun Şartları
=> Cumanın Edasının Şartları
=> Cuma namazına müteallik bazı mes'eleler:
=> Bayram ve Bayram Namazları
=> Hastaların Namazları
=> Seferin Anlamı ve Müddeti
=> Seferin Hükümleri
=> Yolculuğun Sona Erip Ermemesi
=> Eda ile Kazanın Farkları ve Kaza Namazları
=> Müdrik Hakkında Meseleler
=> Lâhık Hakkında Meseleler
=> Mesbuk Hakkındaki Meseleler
=> Sehiv (Yanılma) Secdeleri ile İlgili Meseleler
=> Tilavet Secdesi ile ilgili Meseleler
=> Şükür Secdesi
=> Nafile Namazlar
=> Namazlarda Mekruh Olan ve Olmayan Okuyuşlar
=> Zelletü'l-Kari'ye (Okuyucunun Yanılmasına) Ait Esaslar
=> Kur'ân-ı Kerîm'i Öğrenip Okumak ve Dinlemek Görevleri
=> Namazların Mekruhları
=> Namazı Bozan ve Bozmayan Şeyler
=> İskat-ı Salât (Namaz Borcunu Düşürme) Meselesi
=> Mescidlere Ait Hükümler
=> Cenaze İle İlgili Vacipler ve Görevler
=> Cenazelerin Yıkanması
=> Cenazelerin Kefenlenmesi
=> Cenaze Namazları
=> Cenazelerin Kabirlerine Konulması
=> Kabir ve Makbereler
=> Şehidler ve Onlara Ait Hükümler
=> ORUÇ
=> Orucun Mahiyeti
=> Orucun Nevileri
=> Orucun Meşru Olmasındaki Hikmet
=> Oruçlu için Müstahab Olan Şeyler
=> Orucun Şartları
=> Orucun Vakti
=> Ramazan Hilâli İle Diğer Hilâllerin Sübutu 310
=> Ramazan Hilâli İle Diğer Hilâllerin Sübutu
=> Oruçlara Ait Niyetler
=> Oruçlu İçin Mekruh Olan ve Olmayan Şeyler
=> Orucu Bozan ve Bozmayan Şeyler
=> Keffareti Gerektirmeyen Oruçlar
=> Oruç Tutmamayı Mubah Kılan Özürler 54
=> Oruç Tutmamayı Mubah Kılan Özürler 459
=> Oruç Tutmamayı Mubah Kılan Özürler 305
=> Oruç Tutmamayı Mubah Kılan Özürler
=> Keffaretin Mahiyeti ve Nevileri
=> Yeminin Mahiyeti ve Yemin Sayılıp Sayılmayan Şeyler
=> Kasem Suretiyle Olan Yeminin Nevileri ve Hükümleri
=> Yemine Dair Çeşitli Meseleler
=> Nezrin Mahiyeti ve Nevileri
=> Belirli ve Belirsiz, Mutlak ve Muallak Adaklar
=> İtikâfın Mahiyeti, Nevileri ve Teşriî Hikmeti
=> İtikâfın Şartları
=> İtikâfın Edebleri
=> İtikâfa Dair Bazı Meseleler
=> İtikâfı Bozan ve Bozmayan Şeyler
=> Oruçların Farz ve Vacip Olmasındaki Sebebler 852
=> Oruçların Farz ve Vacip Olmasındaki Sebebler
=> İman ve İslamın Niteliği
=> Namazların Cemaatle Kılınma Şekli
=> İman ile İslamın Şartları
RESİMLİ NAMAZ HOCASI
ÇOCUKLARIMIZA DİNİ OYUNLAR
KURAN-KERİM DİNLE
KURAN-I KERİM MEALİ
İLAHİ DİNLEME SAYFASI
32 VE 54 FARZ
SABAH NAMAZINA NASIL KALKILIR
KIYMETLİ SÖZLER
ESMAÜL HÜSNA RABBİMİZİN 99 İSMİ
ÖĞRENCİLER İÇİN ÖDEV ARŞİVİ
PEYGAMBERLER TARİHİ
HANIMLAR İÇİN YEMEK TARİFLERİ
ŞİFALI BİTKİLER
İBRET ALINACAK RESİMLER
İletişim
Eda ile Kazanın Farkları ve Kaza Namazları 281- Bir namazı vaktinde kılmaya "eda" denir. Vaktinden sonra kılmaya da "kaza" denir. Vaktinde kılınan veya kılınacak olan bir namaza "vaktiyye" veya "salât-ı hazıra" denir. Vaktinde kılınmamış olan bir namaza da "faite" denilir. Bunun çoğulu "fevait" dir. 282- Vaktinde kılınmamış olan beş vakit farz namazlarının kazası farzdır. Vitir namazının kazası ise vacibdir. Sünnetlere gelince: Bir sabah namazı sünneti ile beraber kaçırılınca, o günün güneş doğuşundan (kerahet vaktinin çıkışından) sonra istiva zamanına kadar bu sünnet farz ile beraber kaza edilir. Güneşin yükselişinden (kerahet vaktinden) önce ve istivadan sonra sünnet kaza edilmez. İmam Muhammed'e göre, bu sünnet yalnız olarak kaçırılmış olsa, yine güneşin doğuşundan sonra istiva zamanına kadar kaza edilir. Bir de, öğle namazının her iki sünneti, farza yetişmek için terk edilecek olsa, farzdan sonra evvelki sünnet ve sonra iki rekat sünnet kaza edilir. Fetva bu şekildedir. Böylece vakit içinde sünnet iki defa gecikmemiş olur. Bununla beraber son iki rekat sünnetten sonra da dört rekat sünnet kaza edilebilir. Namazın sırası iki defa değişmemesi için bunu daha iyi görenler de vardır. Cuma namazının ilk dört rekat sünneti hakkında bu öne alma ve sonraya bırakma hükmü vardır. Terk edilen diğer sünnetlerin kaza edilmesi gerekmez. Fakat başlanıldıktan sonra, her nasılsa terk edilmiş olan bir sünnetin (nafile namazın) kazası gerekir. Örnek: Öğlenin son sünnetine başlamış iken, cenaze namazını kaçırmamak için bu Sünnet kesilmiş olsa, bu sünneti sonradan kaza etmek gerekir. 283- Bir namazı özürsüz yere kazaya bırakmak büyük günahdır (kebiredir) Bu namaz kaza edilmekle yerine getirilmiş olur. Fakat bunun geciktirilmesinden dolayı meydana gelen günahın bağışlanması için tevbe etmek ve Allah'dan afv dilemek lazımdır. Herhangi bir bahane ile namazı geciktirip kazaya bırakmakdan son derece sakınmalıdır. Çünkü bunun günahı çok büyüktür. İnsan, gerek yaratıcısına karşı ve gerekse insanlara karşı olan borçlarını bir an önce ödemeğe çalışmalıdır. Hayatın süresi belli, çok azdır! Borçlarını ödemeden ahirete gidenlerin hallerine ne kadar acınsa azdır. UYARI: Kazaya kalan altmış, yetmiş senelik bir çok namazlar belli bir günde (Ramazan ayının son cumasında) kılınacak bir günlük namaz ile kaza edileceği ve böylece bağışlanacağı hakkındaki sözlerin hiç bir dinî değeri yoktur. Bu konuda rivayet edilen bir hadis, hadis alimlerinin ve diğer alimlerin açıklamalarına göre asılsızdır, uydurmadır, ümmetin icmaına da aykırıdır. Çünkü böyle herhangi bir ibadet, senelerce terk edilmiş olan farzların ve vaciblerin yerini tutamaz. Böyle bir iddia, farzların ve vaciblerin terk edilmesini, önemsenmemesini gerektireceğinden akla, şeriata ve hikmete aykırıdır. Günah, kolaylığa sebeb olamaz. Bu usul ilminde bir esastır. Bir de bu hadisi nakledenler hadis alimlerinden değillerdir. Bir kaynak da gösterememektedirler. Artık bu naklin ne değeri olabilir? Kazaya kalan namaz, bizim için yerine getirilmesi gerekir. Biz bunu yerine getirmek zorundayız, bunu yapmazsak azaba hak kazanmış oluruz. Şu kadar var ki, kazaya kalmış olan bir namazı Yüce Allah dilerse bağışlar ve dilerse bağışlamaz. Herhangi bir ibadet sebebiyle de sahibine bir çok sevablar da verebilir. Kimse bunlara karışamaz ve bunlar üzerinde kesin hüküm veremez. Yukardaki iddia, kesinlikle kazası gereken bir namazın, ona denk bir ibadetle kaza edilmesi hakkındaki farziyeti inkar etmektir ki, bu asla caiz olamaz. Bu konu üzerinde, Merhum Aliyyü'l-Kari'nin ve diğer alimlerin incelemeleri vardır. Aliyyü'l-Kari'nin "Mevzuatına", Abdurrahim Fetvasına ve "Mev'ize-i Hasene'ye" bakılsın!.. 284- Bir kimsenin namazı kazaya kalınca bakılır; Eğer o kimse tertip sahibi ise, bu kaza namazı ile vakit namazları arasında sırayı gözetmek gerekir. Tertib sahibi değilse, bu namazı kaza etmeden diğer namazları kılabilir. 285- Bir kimsenin tertib sahibi sayılabilmesi için, en az altı vakit namazı kazaya kalmamış olmalıdır. Altı vakit namaz kazaya kaldı mı, tertib sahibi olmaktan çıkar; artık onun ne kaza namazları arasında ve ne de kaza namazları ile vakit namazları arasında sırayı gözetmesi gerekmez. 286- Kazaya kalmış namazlarda eskiye ve yeniye gelince, bunlar iki kısımdır. Yakın zamanda kazaya kalanlar altı vakte ulaşınca, ittifakla sıra gözetme gereğini kaldırır. Evvelce kaçırılmış bulunan (eski) namazlara gelince, bunlar da altı vakte ulaşmışsa, geçerli kabul edilen fetvaya göre sıra gözetmenin gereğini kaldırır. Örnek: Bir kimse, vaktiyle bir ay namaz kılmayıp sonradan bunları kaza etmeden vakit namazlarını devamlı olarak kılmaya başlamışken tekrar bir vakit namazını kazaya bırakacak olsa, bu son namazını hatırladığı halde onu kaza etmeden vakit namazını kılabilir. Böyle bir kimse, geçmişteki kaza namazlarını tamamen kılmadıkça tertib sahibi olamaz. Sahih olan görüş budur. 287- Tertib sahibi olan zat, bir farz namazını veya İmamı Azam'a göre vacib olan bir namazı özürsüz yere veya hayız ve nifas gibi namazı düşürecek bir nitelikte olmayan bir özürden dolayı vaktinde kılmamış olsa, bu namazı, ilk vakit namazından önce kaza etmesi gerekir. Çünkü gerek kaçırılan namazların arasında ve gerek bunlar ile vakit namazları arasında sırayı gözetmek esasen şarttır. Ancak kazaya kalan namaz unutulup sonradan hatıra gelmişse veya vakit daralmış veya kaçırılan namazlar çok olur da tertib sahibi olmaktan çıkılmışsa, vakit namazı kılınır. Örnek: Tertib sahibi olan kimse, her nasılsa uykuya dalıp o günün sabah namazını kılamamış olsa, bu sabah namazını o günkü öğle namazından önce kaza etmesi gerekir. Bunu hatırladığı halde onu kaza etmeksizin öğlen namazını kılsa, bu namaz İmam Muhammed'e göre bozulur. İmam Ebû Yusuf'a göre, farz olmaktan çıkar, nafile olur. İmamı Azam'a göre ise, muvakkat olarak sahih olur. Şöyle ki: Bundan sonra o sabah namazını kaza etmeden beş vakit namazı daha kılacak olsa, bu altı vaktin hepsi de sahih olmuş olur. Fakat böyle beş vakit namazını daha kılmadan o sabah namazını kaza ederse, arada kılmış olduğu vakit namazları fasid olup yeniden kılınmaları gerekir. Yine böyle bir kimse, sabah namazını kaçırmış olduğu halde, bunu unutup öğle namazını kılacak olsa, bu öğle namazı sahih olur. Yine bir kimse, kazaya kalmış olan yatsı namazını fecirden sonra hatırlamış olur da, vakit yalnız sabah namazını kılmaya müsait bulunursa, sabah namazını kılar, yatsı namazını daha önce kaza etmemesi, bu sabah namazının sıhhatine engel olmaz. Ancak kaza namazını hatırladığı halde, vakit namazını pek uzatıp da bu bakımdan vaktin daralmasına sebebiyet verilmiş olursa, o zaman vakit namazı caiz olmaz. 288- Kazaya kalmış namazlar (faiteler) birkaç tane olur da, vakit bunlardan yalnız bir kısmı ile vakit namazına müsait bulunsa, sahih olan görüşe göre, sırayı gözetme gereği düşer. Yine bir kimsenin, vitirden başka altı vakitten çok veya altı vakit namazları kazaya kalmış olsa, bunları kaza etmeden vakit namazlarını kılması sahih olur. Çünkü bu durumda tertibe riayet edilmesinde güçlük vardır. Kazaya kalmış namazlar (faiteler), vitirden başka altı vakit olunca çok sayılır, altıdan az olunca da az sayılır. (İmam Şafîî'ye göre, kazaya kalan namazlarla vakit namazları arasında sıra gözetilmesi şart değildir, müstahabdır.) 289- Bir kimse, bir günlük namazlarından birini kaçırmış olduğu halde, bunu bir türlü belirleyemezse, bir günlük namazını yeniden kılar. Çünkü böyle yapmakla kazaya kalan namaz, kesinlikle kılınmış olur; diğerleri de birer nafile olur. İki, üç ve daha ziyade günlerde birer vakit namaz kaçırılmış olduğu halde, bunların hangi namazlar olduğu belirlenemeyince de, o kadar günün namazları yeniden kılınır. 290- Kazaya kalan namazlar bir çok olunca, bunların her birini belirleyerek niyet edilmesi gerekmez; çünkü bunda güçlük vardır. Onun için şöyle niyet edilmesi uygun olur: "ilk veya en son kazaya kalmış sabah veya öğle namazını kılmaya" diye kılınır. 291- Bir kimse, ne kadar namazı kazaya kaldığını bilmese, kuvvetli olan görüşüne göre hareket eder. Üzerinde kaza namazı kalmadığına kanaat getirinceye kadar kaza namazı kılar. 292- Bir kimse, bir namazı kılıp kılmadığında şüphelense, namazın vakti henüz çıkmamışsa onu yeniden kılar. Namazın vakti çıktıktan sonra şübhelense, bir şey yapması gerekmez. Çünkü farzın sebebi olan vakit çıkmıştır. Bir müslümanın namazını vaktinde kılmış olması ise bir asıldır. 293- Müslüman olmayanların yurdunda İslâm'ı kabul edip bilgisizliğinden dolayı namazlarını kılamamış olan bir kimse, sonradan İslâm yurduna gelip din görevlerini öğrense, önceki namazları kaza etmesi gerekmez. Fakat İslâm ülkesinde bulunup da ihtida eden (islamı kabul eden) kimse, bu hususta özürlü sayılmaz. İslâmı kabul ettiği tarihten itibaren namazlarını kılmakla yükümlü olur. Çünkü İslam yurdunda cehalet bir özür sayılmaz. Herkes din görevlerini ehlinden sorup öğrenebilir. 294- Bir kimse kaza namazını kılarken, cemaatle vakit namazına başlanacak olsa, namazını tamamlamadıkça cemaate katılmaz, ister tertib sahibi olmasın. 295- Kazaya kalan aynı vaktin namazı, usulü üzere cemaatle, de kılınabilir. Cemaat bahsine bakılsın!. 296- Kaza namazlarının evde kılınması daha iyidir. Çünkü günahları örtüp açıklamamak lazımdır. Böyle bir açıklama Hakka karşı saygısızlık sayılır ve başkaları için de kötü bir örnek olabilir. 297- Bir kadın: "Yarınki gün şu kadar namaz kılayım veya şu kadar gün oruç tutayım." diye niyet ettiği halde o gün adet görmeye başlasa, o namazı veya orucu temiz olacağı günlerde kaza eder. 298- Kaza namazlarının belli vakitleri yoktur. Üç kerahet vakti dışında, istenilen her vakitte kaza namazı kılınabilir. Örnek: Kazaya kalmış bir öğle namazı akşamdan sonra kılınabileceği gibi, bir akşam namazı da öğleden önce veya sonra kılınabilir. 299- Kaza namazları ile uğraşmak, nafile namazları ile uğraşmaktan daha iyi ve daha önemlidir. Fakat farz namazların müekked olsun olmasın, sünnetleri bundan müstesnadır. Bu sünnetleri terk ederek bunların yerine kazaya niyet edilmesi daha iyi değildir. Bu sünnetlere niyet edilmesi evladır. Hatta kuşluk ve tesbih namazları gibi, haklarında nakil bulunan nafile namazlar da böyledir. Bunlara da böyle nafile olarak niyet etmek evladır. Çünkü bu sünnetler, farz namazları tamamlar, bunların yerine getirilmesi mümkün değildir. Kaza namazlarının ise, muayyen vakitleri olmadığı için onların her zaman yerine getirilmesi mümkündür. Bununla beraber namazları kazaya bırakmak günahtır. Bu günahdan mümkün olduğu kadar kurtulmak için sünnetleri feda etmek uygun olmaz. Böyle bir günahı işleyen kimsenin fazla ibadet ederek Allah'ın bağışlamasına sığınması gerekirken, hakkında Peygamber şefaatinin tecelli etmesine vesile olacak bir takım sünnet ve nafileleri terk etmek nasıl uygun olabilir? Hem bir kısım vakit namazlarını kazaya bırakmak, hem de diğer bir kısım vakit namazlarını, kendilerini tamamlayan sünnetlerden ayırmak iki kat kusur olmaz mı? Buna aykırı olan bazı nakiller geçerli değildir. Bunlar kabul edilen fetvaya aykırıdır. Hem sünnetleri, hem de kaza namazlarını kılmaya elverişli vakit bulamadıklarını iddia edenler bulunursa bunlar insaflı bir iddiada bulunmuş sayılmazlar. Boş yere en kıymetli zamanlarını harcayan insanlar, bilmem böyle bir iddiaya nasıl kalkışabilir?.. (İskat-ı Salât bahsine bakılsın.)
TOPLAM 27828 ziyaretçi Sizlerle büyüyoruz
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol